Golden Horse: Kahve Tutkusunun ve Doğanın Büyüsüyle Buluşan Hikaye

Kahve tutkusu, deniz ve doğanın büyüsüyle nasıl birleşti?

Masmavi Deniz ve yeşil doğayı hissettiğimiz, fincanlarda kahveyi değil anıları paylaştığımız Golden Horse, nasıl Golden Horse oldu? 

Bir Tutkunun Peşinden Giden Genç

Golden Horse’un hikayesi, çanakkaleli genç bir girişimcinin kahveye duyduğu tutku ile başladı. Bir üniversite konferansında kahve dünyasının derinliklerini keşfeden girişimci, kahve festivallerine ve farklı etkinliklere katılarak bu merakının peşinden gitmeye karar vermişti. Ailesi de kendisini geliştirmesi ve eğitim alması konusunda onu desteklediğinde artık bu tutku ciddileşmeye başladı. Uluslararası İlişkiler okurken bir yandan da kahve kavurma, baristalık ve kahve sanatı üzerine iki yıl boyunca eğitimler aldı.

Bu süreç boyunca uluslararası sertifikalar ve belgeler edinerek kahve alanındaki uzmanlığını pekiştiriyor. Teorik bilgiyi pratiğe dökmek için bir süre barista olarak çalışıyor ve kahve dünyasının mutfağında deneyim kazanıyor. Ancak onun asıl hayali, kendi kafesini açarak bu tutkuyu insanlarla paylaşmaktı.

Golden Horse’un Doğuşu

Girişimci, kafe açmaya karar verdiğinde yurtdışı seyahatleri boyunca gezdiği kültürel ve sanatsal mekanlardan ilham alıyor. O dönemin yaygın koyu renkli, tuğalı ve endüstriyel tasarımlı kafe anlayışına karşın, doğa ve denizin huzurunu içinde barındıran ferah bir konsept yaratmaya karar veriyor. İşte Golden Horse’un ruhu burada şekilleniyor.

Ailesinin de desteğiyle kafenin temelleri atılıyor. Babasının ticari deneyimi, annesinin el sanatları konusundaki bilgisi ve mimar olan kardeşinin estetik anlayışı ile birlikte Golden Horse’un kimliği oluşuyor. İnsanların saatlerin nasıl geçtiğini fark etmediği, masmavi denizin kokusuyla kaliteli kahvenin kokusunun birleştiği, göz alabildiğine manzarasıyla huzurun zirvelerine çıktığı Golden Horse işte böyle ortaya çıktı.

Golden Coffee, Golden Hour ve Göz alabildiğine Boğaz Manzarası

Golden Horse, kahve içmenin sadece bir alışkanlık değil, bir deneyim olduğuna inanıyor. Bu yüzden de mottosu: Golden Coffee, Golden Hour. Yani altın kahveyi, gün batımının büyülü saatlerinde içmek için bir davet.

Gün batımının kızılığıyla buluşan kahve kokusu, Çanakkale Boğazı’nın mavisiyle birlikte bambaşka bir anlam kazanıyor. Golden Horse’ta içilen her fincan kahve, emek, tutku ve paylaşılan anıların bir yansıması adeta.

Çanakkale’nin Kalbinde Bir Buluşma Noktası

Bugün Golden Horse, Çanakkale merkezde iki şubesiyle misafirlerini ağırlıyor. Burada paylaşılan sadece kahve değil. Unutulmaz anıların da paylaşıldığı bir yer. Çanakkale’nin benzersiz doğası, deniz manzarası ve huzurlu atmosferiyle Golden Horse, kahve severler için bir buluşma noktası haline gelmiş durumda.

O zaman, "Akşam Bi' Golden?"