Karahisar Kalesi Türküsünün Bilinmeyen Hikayesi: Taşlara Kazınmış Bir Aşkın Feryadı
Afyonkarahisar’ın göğsünde dimdik yükselen Karahisar Kalesi, yalnızca coğrafi bir sembol değil; aynı zamanda halk hafızasında yeri olan, aşkı, ayrılığı ve bekleyişi anlatan hüzünlü bir türkünün taşıyıcısıdır. “Karahisar Kalesi yıkılır gelir, kakülü boynuna dökülür gelir…” dizeleriyle dillerde dolaşan bu türkü, aslında yalnızca bir melodiden ibaret değildir. Arkasında yürek burkan bir hikaye, kayıp bir aşk ve zamana direnen bir bekleyiş vardır. İşte “Karahisar Kalesi Türküsü”nün halk arasında pek bilinmeyen, duygulara dokunan hikayesi…

Kaleye Değil Kalbe Kazınan Bir Efsane
Afyonkarahisar’ın en yüksek noktasında konumlanan Karahisar Kalesi, yüzyıllardır şehir halkının gözetleyicisi gibi durur. Kale, geçmişi Hititler’e dayanan, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de aktif kullanılan, tarihsel ve stratejik bir yapıdır. Ancak kale ile özdeşleşen türkü, bu tarihi mekâna farklı bir anlam yükler. Türküde geçen “kale yıkılır gelir” ifadesi, fiziksel bir yıkımı değil, kalbi yıkılan bir genç kızın iç dünyasını anlatır. “Kakülü boynuna dökülür gelir” dizesi ise, o kızın gözyaşlarına karışan saçlarını, umutla beklediği sevgilisinin ardından dökülen içli ağıdını simgeler.
Aşk ve Bekleyiş Üzerine Kurulu Bir Destan
Yörede anlatılan rivayetlere göre; kale eteklerinde yaşayan genç bir kız ile kalede görevli ya da asker olan bir genç arasında bir aşk filizlenir. Ancak bu aşk, zamanın ve koşulların engellerine takılır. Genç adam askere gider, ardından haber alınamaz. Genç kız her gün Karahisar Kalesi’nin eteklerine çıkar, uzaklara bakar, sevgilisinin geri dönmesini bekler. Her geçen gün umut biraz daha solar, gözyaşları artar, saçları omzuna dökülür. Sonunda, bu içli bekleyiş halkın dilinde türküye dönüşür ve “Karahisar Kalesi Türküsü” ortaya çıkar.
Yüzyıllardır Ağızdan Ağıza Aktarılıyor
Türkünün sözleri zaman içinde ufak değişikliklere uğrasa da özü hep aynı kalır: Ayrılık, bekleyiş ve umut. Bazı kaynaklara göre, “Kakülü boynuna dökülür gelir” dizesi aslında “Zülüfü boynuna dökülür gelir” şeklindedir. Bu da türkünün anonim, halk arasında ağızdan ağıza aktarılarak şekillendiğini gösterir. Bu türkü yalnızca Afyon’da değil, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde de söylenmiştir. Her söyleyişinde farklı bir duygunun ifadesi olur; kimi zaman bir gelinin kına gecesinde gözyaşı olur, kimi zaman bir annenin gurbetten dönmeyen evladına feryadı.
Halk İnançlarıyla Beslenen Bir Kültür
Afyonkarahisar’da Karahisar Kalesi yalnızca bir turistik mekân değildir; aynı zamanda halk arasında mistik anlamlar yüklenmiş bir yerdir. Öyle ki, “kaleye çıkan bir daha ayrılamaz” inancı hâlâ sürer. Bu inanç, hem kalenin manevi gücünü hem de türküyle ilişkilendirilen duygu yoğunluğunu artırır. Hıdrellez gibi özel günlerde kaleye çıkmak, dilek dilemek, evlenmek isteyen genç kızların buraya gelip sessizce türkü mırıldanması, gelenek halini almıştır. Bu ritüeller, halkın türküyle kurduğu duygusal bağın ne kadar derin olduğunu gösterir.
Bir Türküyle Yükselen Kale
Bugün Afyonkarahisar’a gelen turistler, Karahisar Kalesi’ne 600 basamak çıkarak ulaşabiliyor. Zirvede ise hem şehrin panoramik manzarası hem de geçmişten gelen bu derin hikâye ziyaretçileri karşılıyor. Kaleye çıkan biri, sadece tarihi taşlara değil, aynı zamanda bir aşkın ve bekleyişin izlerine de dokunmuş oluyor. Kale hâlâ dimdik ayakta ama o türkünün anlattığı genç kızın kalbi çoktan yıkılmış. Belki de bu yüzden türküdeki “kale yıkılır” ifadesi, kalbin yıkılışını anlatıyor.
Bu türkü, geçmişi hatırlatmanın çok ötesinde; Anadolu insanının iç dünyasının, aşkının, kaybının ve sabrının bir ifadesidir. Duygular taşlara işlenmiş, sözler zamana meydan okur şekilde nesiller boyunca aktarılmıştır.
Afyon’un Hafızasındaki Ezgi
Karahisar Kalesi Türküsü, yalnızca Afyonkarahisar’ın değil, tüm Anadolu’nun ortak kültür mirasıdır. Her sözcüğü, bir halkın duygusunun taşıyıcısıdır. Bugün bile bu türküyü dinleyenler, geçmişte yaşanan o büyük bekleyişi, ayrılığı ve kalp yarasını hisseder. Her dizesi, içli bir sitem, derin bir hüzün ve sönmeyen bir umudu taşır.
Karahisar Kalesi, fiziki yapısıyla dimdik ayakta olsa da, türkü sayesinde bu taş kalenin içinde binlerce yıllık insan hikâyeleri yaşamaya devam eder. Türküdeki her kelime, her metafor; Anadolu kadınının sabrını, halkın yaşamla kurduğu içli bağı ve kaybolmayan umudunu yansıtır. Bu yönüyle “Karahisar Kalesi Türküsü”, sadece bir halk ezgisi değil, aynı zamanda bir milletin duygusal haritasıdır.
Haber Merkezi
Ne Hissediyorsun?






